AİLESİNİN KÖTÜ DAVRANIŞLARINA SESSİZ KALAN ERKEK EŞİN KUSURLU OLMASI VE BU DAVRANIŞIN KADININ KİŞİLİK HAKLARINI ZEDELEYİCİ NİTELİKTEDİR. Öz anne babasının evliliğe müdahale etmesine izin veren eş pek tabiidir ki kusurlu sayılacaktır. Evliliğin mutluluğu ve huzurunu eşler el birliği ile sağlama yükümlülüğü altındadır. Bu çerçevede gerektiği eşlerden her biri kendi ailesine bir sınır çizmek ve tepki koymak zorundadır. Aksi taktirde evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmemiş sayılarak kusurlu addedilir.
Eşine yönelik olarak ‘istemiyorum, zorla mı sevdireceksiniz, yüzünde tüy var, leke var’ şeklinde sözler söyleyip, ailesinin evliliğe olumsuz müdahalelerine sessiz kalan ve son olayda müşterek haneye dönen eşini zorla geri gönderen eşini davalı-davalı erkeğin….. Kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğun ve erkeğin bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunun anlaşılması (2. YHD 2014/24269 E. 2015/10184 K. 14.05.2015)
Ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalmak duygusal şiddet oluşturmakla boşanma sebebidir
Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalı kadının, eşine ağır hakaretlerde bulunduğu, davacı kocanın ise eşini babaevine gönderdiği, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/l)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Y2HD, 05.10.2011, E. 2011/14960, K. 2011/14927.)