Yargıtay: Davacı tarafça taşınmaz üzerinde katılma alacağı bulunduğu ileri sürülmemişse koşulları oluşmayan intifa hakkı tanınması yönündeki davanın reddine karar verilmesi gerekir

Davacı vekili, vekil edeninin ortak miras bırakan Mehmet Demirci’nin 2.eşi olduğunu, murisin 18.01.2006 tarihinde ölmesi üzerine ilk eşten olma çocuklarının mirası reddettiklerini, miras bırakan Mehmet’in 1064 parsel üzerinde 1/2 pay sahibi olduğunu, vekil edeninin taşınmaz üzerinde 3/4 oranında miras hakkı bulunduğunu ileri sürerek taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına, vekil edeni lehine 1064 parsel üzerinde intifa hakkı, ev eşyaları üzerinde ise, mülkiyet hakkı tanınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davacının kötü niyetli olduğunu, taşınmazın 1/2 payı üzerinde anneleri aracılığı ile miras haklan bulunduğunu, davacının miras payım engellemeye çalıştığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne, 1064 parsel üzerindeki miras bırakan Mehmet Demirci’ye ait 1/2 pay üzerinde aile konutu şerhi verilerek davacı lehine intifa hakkı, ev eşyaları üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasına karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Davacı ile ortak miras bırakan 01.02.2000 tarihinde evlenmişler, davalıların miras bırakam Mehmet Demirci’nin 18.01.2006 tarihinde ölmesi üzerine TMK.nm 225/1. maddesi gereğince eşler arasındaki mal rejimi sona ermiştir.

Dava konusu 1064 parsel, 28.07.1997 tarihinde satış ve ipka yoluyla 1/2 oranında ortak miras bırakan Mehmet Demirci, ½ oranında davalıların miras bırakanı anneleri Seyhat Demirci adma tapuya tescil edilmiştir.

Dava; TMK.nun 194 ve 240.maddeleri uyarınca ortak muristen intikal eden taşınmaz üzerine aile konutu şerhi verilmesi, taşınmaz üzerinde davacı lehine intifa hakkı ve ev eşyaları üzerinde de mülkiyet hakkı tanınması isteğine ilişkindir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre ev eşyalarına ilişkin yerinde görülmeyen davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu bölümünün açıklanan nedenlerle onanmasına,

 

Davacı vekili ile davalılar vekilinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlanna gelince; mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi verilmesine ve miras yoluyla intikal eden Mehmet Demirci’ye ait 1/2 pay üzerine davacı lehine intifa hakkı tanınmasına karar verilmiş ise de mahkemenin bu görüşüne katılma imkânı bulunmamaktadır.

Şöyle ki, TMK.nm konut ve ev eşyası başlığını taşıyan 240/1. fıkrasında, “sağ kalan eş eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde “…kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir…” aynı maddenin 3. fıkrasında ise, “…haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir” denilmektedir.

Maddenin metninden de anlaşıldığı gibi haklı sebeplerin bulunup bulunmadığının mahkemece resen araştırılarak belirlenmesi gerekir.

Somut olayda mal rejimi ölümle son bulduğundan sağ kalan eşe bu yönde yükletilebilecek bir kusur söz konusu olamaz. Uygulama açısından TMK.nm 240 ile aynı Kanun’un 652. maddesi arasında ortak bir yön bulunduğu ve ortak bir konuyu düzenledikleri görülmekle birlikte aralarında bazı farklar da bulunmaktadır. TMK.nm 240. maddesine göre, mal rejimi ölüm nedeniyle sona erdiğinde, sağ kalan eşin bu rejimden kaynaklanan ayni hakkını düzenlemektedir. Yani edinilmiş mallara katılma alacağı karşılığında mülkiyet hakkının tanınmasını öngörmektedir.

TMK.nın 652. maddesinde ise, eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, sağ kalan eşin, tereke mallan arasında yer alan konut veya konut eşyası üzerinde mirastan kaynaklanan miras payı karşılığında ayni hakkın tanınmasını düzenlemektedir.

TMK.nın 240. maddesi gereğince sağ kalan eşin, konut ve ev eşyası üzerinde ayni hak isteğinde bulunabilmesi için; eşler arasında katılma rejiminin söz konusu olması, katılma rejiminin ölüm nedeniyle son bulması, sağ kalan eşin olması, sağ kalan eşin katılma alacağının doğması ve sağ kalan eşin ayni hak talep etmesi gibi koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir.

TMK.nın 652. maddesi gereğince, sağ kalan eşin konut ve konut eşyası üzerinde ayni hak istemesinin koşulları ise, şu şekilde açıklanabilir, ölüm olması, sağ kalan eşin varlığı ve tereke mallan arasında eşlerin birlikte yaşadıklan konut veya konut eşyasının bulunması ve sağ kalan eşin konut veya konut eşyasında ayni hak talep etmesi gerekmektedir.

Görüldüğü gibi, TMK.nın 240 ve 652. maddeleri görünürde ortak yönleri bulunduğu halde uygulama alanlan ve aranan koşullar açıklandığı gibi farklılık göstermektedir. Davacının taşınmaz üzerinde katılma alacağı yok ise, mülkiyet hakkının tanınması TMK.nın 240. maddesi gereğince istenemez. TMK. nın 652. maddesine dayanan ölüm halinde ise, mal rejimi türü ne olursa olsun, konut ve konut eşyası üzerinde sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben ayni hak tanınabilir. TMK. nın 240.maddesinde yer alan benzer hüküm TMK.nın 255 (paylaşmalı mal ayrılığı rejimi) ve 279. (mal ortaklığı rejimi) maddelerinde öngörülen mal rejimlerinde de yer almıştır.

Diğer bir anlatımla, sağ kalan eşin TMK.nın 240. maddesi gereğince mülkiyet hakkını talep edebilmesi için bu rejimin tasfiyesi sonucunda ölen eşten alacaklı olması gerekmektedir. Aksi halde böyle bir hak talebinde bulunamayacaktır.

TMK’nın 652. maddesinde, az önce değinildiği gibi böyle bir koşul söz konusu değildir. Miras hakkı karşılığında mülkiyet hakkının tanınması istenilmektedir. Saptanan bu somut ve olgular yasal düzenlemeler karşısında dava konusu taşınmaz, 28.07.1997 tarihinde satış yoluyla 1/2 paylı olarak miras bırakan Mehmet adına tescil edildiğine ve taraflar taşınmazın edinilmesinden sonra 01.02.2000 tarihinde evlendiklerine, mal rejimi kocanın 18.01.2006 tarihinde ölmesi üzerine sona erdiğine, davacı tarafça taşınmaz üzerinde katılma alacağı bulunduğu ileri sürülmediğine göre koşullan oluşmayan intifa hakkı tanınması yönündeki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Y8HD, 04.07.2011, E. 2010/6396, K. 2011/3934.)

Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Avukat Saim İncekaş. Adana'da ikamet etmektedir. Kurucu sıfatıyla kendisine ait Adana İncekaş Hukuk - Avukatlık ve Danışmanlık Bürosunda çalışmalarına devam etmektedir. Ceza Hukuku, Medeni-Boşanma-Aile Hukuku, Bilişim Hukuku avukatlığı ana çalışma dallarıdır. Özellikle aile, boşanma, ceza, ticaret ve yabancılar hukuku dallarında pratik ve deneyim sahibidir. Bu alanlarda 5.000'den fazla yazı ve makalesi bulunmaktadır. Epistemofili teşhisi bulunmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir